Sayfalar

15 Ekim 2010 Cuma

HEDİYE CAM BONCUKLARIM VE IŞIL ÖZEL


Sizlere Ankara'da yaşayan tasarımcı arkadaşım Ayla'dan söz etmiştim.
Işıl özel ile ben arkadaşım Ayla sayesinde tanıştım.
Çünkü Işıl, Ankara'da kendi atelyesinde cam bocnuk yapım kursları veriyor.
Arkadaşım Ayla da O'nun öğrencisi idi bir dönem, bu vesile ile Işıl İle tanmışıp, atelyesini görme ve kahvesini içme fırsatım olmuştu.
Arkadaşlığımız daha sonra facebook üzerinden devam etti.
Geçenlerde kendisine kardan adamları çok sevdiğimi söylediğimde bana camdan bir kardan adam yapıp göndereceğini söylemişti.
Dün hem kardan adamım hem de arkadaşları olan bu diğer cam ürünler elime ulaştı.
Tekrar teşekkürler Işıl, Boncukları güzel tasarımlarda kullanacağım ve sizlerle paylaşacağım.
Bu arada Ankara'da yaşayan ve cam boncuk yapımına ilgi duyanlar Işıl Özel'e buradan ulaşabilirler.

20 Ocak 2010 Çarşamba

HASTA YATAĞINDA KÜRK MANTOLU MADONNA:)

Benim kilometrelerce uzakta bir arkadaşım var. Hergün yazışmassak içlerimizin rahat etmediği.
Bir sıkıntısı olsa, benim de sıkıldığım.
Neşeli olduğu anlarda benimde neşeme neşe katılan.
İnce ruhlu, sevecen ve güzel kalpli.
Geçtiğimiz günlerde küçük bir operasyon geçirdim.
Bu operasyondan bir kaç gün önce kargo ile bana gelen bir paketten işte bu güzel kitap çıktı.
Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sı.
Operasyon'dan sonra bir süre yatak istirahati yapacağımı bilen arkadaşım Fatoş bana bu kitabı gönderdi.
Bu yüzden bu fotoğraf pijamalı bir okur tarafından çekildi:)



6 Ocak 2010 Çarşamba

ROMANTİK ZUZUM VE ÇİĞDEM

Çok güzel bir arkadaşım var benim. Hem yüzü hem kalbi güzel.
Geceleri yatmadan iyi geceler dilekleri yazan sms'ler yollayan, sabahları güzel günaydın dilekleri.
Bahsetmiştim Feriköy'de bir pazar etkinliğine katıldığımı.
Havanın soğukluğuna rağmen hem açılış haftasında hem de yılbaşından önceki hafta gelip beni tezgahımda ziyaret etti.
Bana hem çiçek hem de güzel, sevimli bir not tutacağı getirerek bu yılbaşının ilk hediyesini vermiş oldu.
Çok şeker çok romantik bir zuzu:)
Elinde bir buket çiçekle aşkının önünde diz çöken bir zuzu:)
Hediyeleşmeyi çok severim ben; aileme, eşime, sevdiklerime, arkadaşlarıma hediye almayı, onlardan hediye almayı çok severim.
Hediyeleşmenin insan ilişkilerinde çok olumlu etkisi olduğunu düşünüyorum çünkü.
Benim ürünlerimden alışveriş yapmış tanımadığım bir müşterime de hediye yollamayı severim, bazen canının sıkkın olduğunu düşündüğüm uzaktaki bir arkadaşıma da...
Bazen hiç beklemediğim anda bana da bir hediye gelir; hediye almak hatırlanmanın çoğu zaman da sevginin işaretidir bana göre.
Hediye vermek de hatırlanma beklentisinin işaretidir bence, bu nedenle bana gelen hediyelere çok değer veririm, el üstünde ve hep göz önünde tutarım.
Kıymet bilirim, ''amaaan beee ne kadar eskidi, modası geçti, mazide kaldı'' demem, yıllarca saklarım.
Çiçek gibi, yiyecek gibi bozulacak bir şeyse gelir gelmez fotoğraflarım, arşivimde saklarım:)
İlkokulda yapılan yılbaşı çekilişinde gelen hediyeyi de saklarım, karne hediyelerimi de, eski arkadaşlardan gelenleri de saklarım, yanıbaşımdakilerden de...
Benden giden hediyelerin de kıymeti bilinsin isterim, kullanılsın, saklansın, sevilsin...
Velhasılı kelam severim hediyeleri, vereni, aldığımı, buna değer bulanı ve bulduğumu...
İşte beni hediye vermeye değer bulan güzel arkadaşım Çiğdem ve güzel romantik zuzum:)



Bu da zuzumun nasıl diz çöktüğünü görmeniz için yandan fotoğraflanmış hali:)